** BİR FIKRA **

Fıkra No..:65 Fıkra Adı..:İyi Satıcı Tarih..:9/27/2005


Ateşli bir köy çocuğu şehrin en büyük marketinde işe başvurur. Dünyanın bu en büyük alışveriş merkezinde herşey ama herşey satılmaktadır.
- Patron sorar: Daha önce hiç satıcılık yaptın mı?
- Evet köyümde bu işi yaptım. Patronun gözü cocuğu tutar:
- İyi, yarın başlıyorsun. Ertesi gün akşam olur ve patron çocuğu karşısına alır;
- Evet, bugün kaç satış yaptın??
- Bir!
- Ne bir mi? Diğerleri 20
-30 satış yaptılar, Nasıl bir? Kaç dolar tuttu peki?
- 320.334 USD doları. Patron şaşırır ve sorar:
- Nasıl becerdin bunu?
- Adama başta küçük boy bir olta, sonra orta boy ve sonra da büyük boy bir olta sattım. Adama nerede balık tutucağını sordum. Kıyıda diyince bir tekneye ihtiyacı olduğunu söyledim. Tekne bölümüne indikve çift motorlu, yelkenli, lüks bir yat sattım. Vosvosuyla bunu çekemeyeceğini söyleyince son model 4x4 bir jeep sattım. Patron kendinden geçer:
- Ne diyorsun, bütün bunları bir küçük olta almaya gelen adama mı sattın?
- Genç çocuk cevap verir: Yoo aslında karısı için bir tane orkid istemişti... Ben de ona şöyle dedim: "Haftasonun mahvolmuş, sen en iyisi balığa git..."


Kategori..:Çeşitli Puan..:8.635

Oy Ver.....:        Bu Fıkra İçin Oy Ver. 1-En Kötü  10-En İyi

Bu fıkrayı Email adresine,
Gönderen (Ad Soyad)  

** GÜNÜN SÖZÜ **

Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır.
Yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Allah'ı kullanırlar.
Giordano Bruno (Italyan filozof)

** BİR KARİKATÜR **

**FIKRA GİBİ**

Fıkra Gibi No..:28 Fıkra Gibi Ad..: Göstermelik


Birkaç gün önce trafiğin çok işlek olmadığı bir yerde normal olarak kırmızı ışıkta durdum. O an arkama yanaşan trafik polisinin anonsunu aynen aktarıyorum:
-'34 XXX... devam et, devam et. Sanki biz olmasak duracaksın.'

     

** BİR HİKAYE **

Hikaye No..:69 Hikaye Adı..: HAC


Vakit gece yarısı... Ortada ses sada yok... Uzaktan bir iki köpek havlaması duyuluyor o kadar. Rıfkı amcanın yüreği kıpır kıpır... Akşam üzeri hac işlemini birlikte yaptırdığı müstakbel hacı arkadaşlarıyla vedalaşmış, evine gidiyor. Birkaç gün sonra Allah nasip ederse mukaddes topraklara doğru yola çıkacaklar... Bu duyguyu ailesi ve çocuklarıyla paylaşmak için aceleci... Tenha sokakta ilerlerken, loş ışığı henüz sönmemiş bir evin önüne geldiğinde pis bir koku burnunun direğini kırıyor. Öyle pis koku ki,midesi bulanıyor. "Üüffff!" diyor gayri ihtiyari, "Bu ne pis bir koku Allahım. Leş kokusu bu be..." Koku sebebiyle sağına soluna bakınırken loş ışıklı penceireden bir ses duyuyor ağlamaklı:
-Anne pişmedi mi daha? Durup içeriye kulak kabartıyor. Duyduğu ses yüreğini dağlıyor:
-Az daha sabret yavrum. Az kaldı. Bir başka çocuk sesi. Diğer kardeşi olmalı.
-Anne çok acıktım.
-Tamam oğlum pişiyor işte. Pis koku insanın midesini bulandırıyor. Öğürmemek için çaba gerek. Peki yavrularını teselli etmek isteyen annenin sesindeki mahzunluğa ne demeli... Rıfkı amca duramıyor: "Ben altmış yaşıma gelmiş bir ihtiyarım. Merak ettim yahu. Bir gidip soracağım." diyor kendi kendine. O zamanlar terör nerde, öyle anarşist nerde? Kimin aklına gelir art niyet... Üstelik biraz araştırsan herkes birbirini tanır. Hele Rıfkı amca ki, Erzurum'da bilmeyen çıkmaz. Biraz da bu cesaretle burnunun direği kırılsa da çalıyor kapıyı. Bir iki tıklatıyor tabii. Sonunda kapı çekingen bir şekilde gıcırtıyla açılıyor. Tamam işte, o leş kokusu içerden geliyor. Ama artık merak, kokuyu bastırmıştır. Kapı aralındı işte. Gencecik bir gelin. Otuz otuzbeş yaşlarında. Yüzüne yaşmak denilen cilbabını çekmiş kapı aralığından soruyor:
-Kim o?
-Benim kızım, ismim Rıfkı.
-Ne istersiniz?
-Yoldan geçiyordum. Sesler duydum. Halinizi merak ettim yavrum. Müsaade ederseniz bu meraktan kurtulmak istiyorum. O esnada zaten çocuklar da annelerinin eteğinden tutarak kapı aralığından bu meçhul adama bakıyorlar, niçin geldiğini anlamak istercesine... Rıfkı amca üstleri başlan loş ışıkta bile perperişan olan bu çocukların halini görünce koyveriyor kendini. Dünyası allak bullak oluyor. Ne haccın sevinci kalıyor yüreğinde, ne az önceki manevi heyecan. O yürek şimdi bir sorumlulukla sarsılıyor. Bir mü'min olarak, bu gece vakti iki küçük çocukla bu tenha sokakta loş ışığın altında hayat mücadelesi veren bu sahipsiz genç kadının halinden sorumlu hissediyor kendini.
-Kimin kimsen yok mu kızım?
-Yok amca. Kocam öleli iyice naçar kaldım.
-Evine misafir olabilir miyim?
-Buyur gel ama... Cümlenin sonundaki "ama"nın ne anlama geldiğini çok iyi biliyor Rıfkı amca. "Ne oturtacak misafir odam var, ne ikram edecek bir kahvem" denilmek isteniyor. Ne fark ederdi ki, Rıfrı amca ne misafir köşesine kurulmak ne de kahve içmek istiyor. Onun tek derdi bu kimsesiz ailenin halini öğrenmek. Öğreniyor tabi. Yüreği kıyım kıyım kıyılarak öğreniyor. Kapıdan içeri girer girmez dayanamayıp soruyor:
-Kızım bu pis koku ne Allasen. Susuyor genç kadın. Dudaklan titriyor. Gözlerinden aşağı inen yaşları fazla saklayamıyor. Başını kaldırıp şöyle bir bakıyor, gece yarısı belki de Allah tarafından gönderilen nur yüzlü ihtiyara.
-Söyle yavrum çekinme söyle.
-Ölmüş köpek eti amca... Ardından hıçkırıklarını koyveriyor anne. Başını Rıfkı amcanın omuzuna koyup babasına sarılır gibi çaresizliğini anlatıyor:
-Çocuklarım aç amca. Kimsem yok. Ne yapaydım? Kime gideydim... Rıfkı amca taş mı sanki? Kim dayanır o hale? Koskoca adam, çocukluğundan beri ilk kez hıçkırarak ağlıyor, hem de çocuklar gibi: >
-Allahım affet... Allahım affet!.. Çocuklar melül melül annesiyle birlikte ağlayan ak saçlı adamın yüzünden aşağı süzülen yaşlara bakadursunlar, Rıfkı amca ani bir kararla anneyi omuzundan tutuyor:
-Tamam kızım, artık ben yanındayım. Sen benim kızımsın, bunlar da torunlarım. Hemen indir o leşi ocaktan. Bekleyin ben yarım saate kalmaz gelirim. Kimsede konuşacak hal yok. Rıfkı amca kapıdan çıkar çıkmaz, ardından atlı kovalarcasına koşuyor. Hem koşuyor hem söyleniyor:
-Hacca gitmiyorum bu sene... Hacca gitmiyorum... Allahım affet... Hacca gitmiyorum... Kendi evine vardığında evdekilerin yüreği ağzına geliyor. Eyvah, babalarına ne oldu? Öyle ya Rıfkı amcanın göğsü körük gibi inip kalkıyor.
-Baba, bu ne hal.
-Hemen dediğimi yapın!
-Tamam da baba? Ardından talimatlar yağdırıyor herkese:
-Hanım, kullanmadığın ne kadar tabak çanak varsa hepsini çıkart. Yastık yorgan, halı kilim ne varsa çıkartın. Bu telaş üzerine Rıfkı amcanın diğer çocukları da başına üşüşüyor. Ama baba bu. Kimse bir isteğim ikileyemez. Öyle bir saygı var o zaman. Rıfkı amca, hem ağlıyor hem oğluna kızına torunlarına emirler yağdırıyor tatlı tatlı:
-Sen badana boya için kireç vs tedarik et; sen keser çekiç çivi falan ayarla. Sizler yastık yorgan çarşaf çıkartın. Sen un yağ şeker gibi erzak hazırla... Haydi hemen yola çıkacağız! "Eyvaah" diyor aile, "Rıfkı amca hac sevdasıyla aklını oynattı." Çünkü gece gündüz hac için hazırlık yapan bu adam birden ne oldu da bu hale geldi? "Tamam bu iş burda bitti" diyor aile. Ama bakalım ne olacak? Yarım saat sonra baba önde, yastık yorgan, mala çekiç, tencere tabak,ailesi ardında. Rıfkı amca yine aynı heyecanla kapıyı tıklatıyor. "Geldik yavrum, geldik!" diyor. Rıfkı amcanın ailesi gördüğü manzara karşısında şaşkın. Herkes nerdeyse küçük dilini yutacak. Ama az sonra işin sırrı anlaşılıyor. Bu kez görev taksimatı hemen aracıkta yapılıyor. Mağdur anne ve çocukları hemen Rıfkı amcanın evine misafir olarak götürülüyor. Çocukların yemekleri hazırlanacak. Güzelce yıkanıp temizlenecek ve karınları doyurulacak. Orda kalanlar da kadıncağızın evini oturacak hale getirecekler. Sabaha kadar evin altı üstüne getiriliyor. Biri kapıyı pencereyi tamir ediyor. Biri boyayı badanayı başlatıyor. Yastıklar yorganlar yerleştiriliyor. Kilimler seriliyor. Ev sabaha bayram evi gibi hazırlanıyor. Üstelik o gürültüyü ne bir komşu duyuyor, ne kimse rahatsız oluyor, hayret!.. Sabah ezanlanyla birlikte herşey tamam... Rıfkı amca ertesi gün huzura kavuşmuş, belli... Sakinleşmiş halde, çocukları tekrar evinde ziyaret ediyor. Erzak getirilmiş çuval çuval... Ayrıca hacca gitmek için ayırdığı parayı da genç anneye teslim ediyor.
-Amca Allah senden razı olsun. Allah gönlüne göre versin. Birkaç gün sonra... Hacı adayları yola revan oluyorlar... Rıfkı amca arkadaşlarını yolcu ederken bir garip halde. O mübarek topraklara gidemediği için yüreği buruk. Gerçi çaresiz bir annenin imdadına yetiştiği için de huzurlu. Bu garip duygularla yol arkadaşlarını uğurlayıp,mahzun bir şekilde arkalarından el sallarken, Rıfkı amcanın çocukları, babalarının bu haline doğrusu çok üzülüyorlar. İkibuçuk ay boyunca hacdan dönen arkadaşlarının yolunu gözlüyor Rıfkı amca. Hiç olmazsa onlardan dinleyecek o mübarek yerleri... Ama Rıfkı amcanın ailesi bir kere daha şaşıracak. Çünkü hacdan dönen arkadaşlarının soluk aldığı ilk yer Rıfkı amcanın evi. Herkes Rıfkı amcaya gelip, hürmetle elini öpmek için eğiliyor. Rıfkı amca bile şaşkın:
-Hayırdır, hacdan dönen sizsiniz. Ben size gelecekken?
-Sen oradaydın. Bizden sonra nasıl gittin? Bizden önce nasıl döndün Hacı Rıfkı?
-Yanılmış olmayasınız.
-Nasıl yanılırız Hacı Rıfkı, Bize bu yeşil akikleri hediye vermedin mi? Rıfkı amcanın buğulu gözleri uzak ufuklara dalıp giderken, hacı arkadaşları hala, ellerindeki yeşil akikleri Rıfkı amcaya gösterip onu inandırmaya çalışıyorlardı.KAYNAK: Moral Dergisi, Ocak
-Mart 2003 s.20
-21

     

**BİR OYUN**


Bike Champ 2
Nasıl Oynanıyor ?
Oyunun resmine tıklayın. Açılan pencerede oyunun yüklenmesini bekleyin. W, A, S, D tuşlarını veya Yön Tuşlarını kullanarak motorunuzun ilerlemesini sağlayın. 
Diğer oyunlar için Oyun Sayfamız.

FIKRA.NET Mail Grubuna üye olmak ve her gün birçok mizah içerikli yayın okumak ve paylaşmak isterseniz lütfen aşağıdaki formu kullanarak kayıt olunuz.
Unutmayın FIKRA_NET Mail Grubuna Üye Olmak Bir Ayrıcalıktır!!!

Fikra_Net Grubuna Üye Ol
Powered by groups.yahoo.com

FIKRA.NET bir Fıkra, Karikatür, Hikaye, Video, Oyun sayfasıdır. Fıkralar içinde Temel fıkraları, Sarışın fıkraları, Nasrettin Hoca fıkraları ve Çeşitli fıkralar mevcuttur. Bunların yanında sayfamızda Fıkra gibi olaylar, Kısa hikayeler, Karikatürler, Komik Videolar, Oyunlar, Yurdum insanı bölümlerini bulabilirsiniz.

FIKRA.NET © 2001 Bütün hakları HALİT KINCAL Tarafından Saklıdır.


SAYFA İÇERİĞİ

853-Fıkra,
85-Günün Sözü,
216-Karikatür,
48-Fıkra Gibi,
92-Hikaye,
47-Duvar Yazısı


İÇERİK ARAMA

ARKADAŞIMA
ÖNER

Sizde sevdiklerinizi güldürmek istiyorsanız.

Adınız

Email'iniz

Arkadaşınızın Adı

Arkadaşınızın Email'i


Sahibinden
 Sahibinden