** BİR FIKRA **
Fıkra No..:26 |
Fıkra Adı..:Jim ile Mary |
Tarih..:8/1/2002 |
Jim ile Mary akıl hastanesinde iki hastadır. Bir gün hastanenin yüzme havuzunun etrafında dolaşırken Jim aniden suya atlayıp en dibe batar. Bunu gören Mary hemen ardından atlar ve dibe kadar yüzüp Jim'i kurtarır. Tabii Mary'nin bu kahramanca davranışı hastanede olay olur. Bunu duyan başhekim de Mary'nin artık iyileştiğini düşünüp, hastaneden derhal taburcu edilmesi emrini verir. İşlemler yapılır, belgeler çıkartılır, Başhekim ayni gün Mary'nin yanına gider: -Mary, sana bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haberim, yaptığın kahramanca davranıştan ötürü anladık ki akli dengen tamamen yerinde ve böylece hastanemizden taburcu oluyorsun. Kötü habere gelince, kurtardığın hasta, Jim, intihar etmiş. Az önce odasının banyosunda kendisini asmış bulundu. - Mary gayet sakin yanıt verir: “O intihar falan etmedi ki. Ben onu astım kurusun diye. “
|
|
Kategori..:Deli |
|
Puan..:7.568
|
** GÜNÜN SÖZÜ **
En uzak mesafe ne Afrika'dır, ne Çin, ne Hindistan, ne seyyareler
ne de geceleri ışıldayan yıldızlar ..
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan.... |
Can Yücel |
** BİR KARİKATÜR **
**FIKRA GİBİ**
Fıkra Gibi No..:11 |
Fıkra Gibi Ad..: Sikip Durağı |
|
Sene 1968, İstanbul Bahçelievlerde Skip tükenmez kalemlerinin fabrikası var ve önünde de 98 no lu otobüslerin durduğu otobüs durağı. Bu durak Bahceli evlerden sonraki ilk durak ve anlatacağım olay gerçekten yaşanmış olay. Otobüsle Bakırköyden Güngörene giderken Bahcelievler durağında otobüse çok güzel bir bayan bindi. Tam biletini alacağı zaman otobüs hareket etti. Bayan biletçiye bir şirinevler bileti verirmisiniz diye sordu. Biletçi bu otobüs Şirinevlere gitmez deyince bayan durdurun otobüsü ineceğim dedi. Biletçinin cevabı hayli ilginç oldu. - Hanım, hanım kalktı birkere sikip te indirecegiz. Bu lafı duyunca kadının yüzündeki ifadeyi görmenizi isterdim ( bu arada skip otobüs durağının adı )
|
|
|
|
|
|
** BİR HİKAYE **
Hikaye No..:53 |
Hikaye Adı..: Papatyanın Hikayesi |
|
Koskoca bir bahçede harikulade çiçekler içinde bir papatya... Aşık olmuş, yanmış tutuşmuş ak sakallı bahçıvana... Bir ümit bekliyormuş... Yüzlerce çiçeğin arasından onunla, sadece onunla saatlerce ilgilensin, buz gibi suyunu sadece ona döksün istiyormuş. Sadece ona değsin makası, sadece ona gülsün dudakları.... Kıskanıyormuş bahçıvanı. Kırmızı güllerden, sarı lalelerden, mor menekşelerden, zambaklardan... Papatya, sadece bahçıvan için açıyormuş bembeyaz yapraklarını... Bir gün aşkı öyle büyümüş ki yapraklarını taşıyamaz olmuş... Eğilivermiş boynu... Toprağa bakıyormuş artık.... “Buna da şükür” diyormuş... Yetiyormuş ona, bahçıvanın varlığını hissetmek... Zaman akıp gidiyormuş... Papatya bahçıvanın yüzünü görmeyeli çok olmuş. “Ne var sanki boynumu kaldırsa, bir kerecik daha görsem yüzünü diyormuş... Ve işte bir gün, bahçıvan papatyaya doğru yaklaşmış, incecik bedenini ellerinin arasına almış, elindeki sopayı köklerinin yanına toprağa sokmuş, bir iple papatyanın gövdesini bağlayıvermiş sopaya.... Papatya o an daha çok sevmiş bahçıvanı.... Hala göremiyormuş onu ama bedeni kurtulmuş... Uzun bir müddet sonra bahçıvan uğramaz olmuş bahçeye... Gelen giden yokmuş. Kahrından ölecekmiş papatya... Ama işte bir sabah hortumdan akan suyun sesiyle uyanmış... Derin bir oh çekmiş... Çılgıncasına sevdiği bahçıvan geri gelmiş. Birden kendisine doğru gelen iki ayak görmüş. Bu onun delicesine sevdiği bahçıvan değilmiş... Başka birisiymiş... Adamın elinde bir de makas varmış... Papatyanın kafasını kaldırmış yukarıya doğru...”Ne güzel açmışsın sen böyle” demiş... Bu gencecik yakışıklı bir delikanlıymış... Gözleri gök mavisi, saçları güneş sarısıymış... “Ama gövden seni taşımıyor” demiş... Elindeki makası papatyanın boynuna uzatmış ve bir hamlede başını gövdesinden ayırmış... Papatya yere düşerken hatırlamış sevdiğini... O ak saçlı, ak sakallı yaşlı mı yaşlı bahçıvanı... Birde o gencecik yakışıklı delikanlıyı düşünmüş... Ve o an anlamış neden o yaşlı bahçıvanı sevdiğini. O herşeye rağmen, papatyaya emek vermiş. Ona hiçbir zaman güzel olduğunu, onu sevdiğini söylememiş ama, aslında onu hep sevmiş... Papatya anlamış artık. SEVGİ EMEK İSTERMİŞ... Yere düştüğünde son bir kez düşünmüş sevdiğini.... Teşekkür etmiş ona içinden... Son yaprağı da kuruduğunda, Biliyormuş artık... GERÇEK SEVGİNİN, SÖYLEMEDEN, YAŞAMADAN VE ASLA KAVUŞMADAN VAROLABİLECEĞİNİ...
|
|
|
|
|
**BİR OYUN**

Bike Champ 2 |
Nasıl Oynanıyor ?
Oyunun resmine tıklayın. Açılan pencerede oyunun yüklenmesini
bekleyin. W, A, S, D tuşlarını veya Yön Tuşlarını kullanarak motorunuzun
ilerlemesini sağlayın.
Diğer oyunlar için Oyun Sayfamız. |
FIKRA.NET Mail Grubuna üye olmak ve her gün birçok mizah
içerikli yayın okumak ve paylaşmak isterseniz lütfen aşağıdaki formu kullanarak kayıt olunuz.
Unutmayın FIKRA_NET Mail Grubuna Üye Olmak Bir Ayrıcalıktır!!!
FIKRA.NET bir Fıkra,
Karikatür,
Hikaye,
Video,
Oyun sayfasıdır. Fıkralar içinde
Temel fıkraları,
Sarışın fıkraları,
Nasrettin Hoca fıkraları ve
Çeşitli fıkralar mevcuttur.
Bunların yanında sayfamızda Fıkra gibi olaylar,
Kısa hikayeler,
Karikatürler,
Komik Videolar,
Oyunlar,
Yurdum insanı bölümlerini bulabilirsiniz.
FIKRA.NET ©
2001 Bütün hakları HALİT KINCAL Tarafından Saklıdır.
|
|
|

SAYFA İÇERİĞİ
853-Fıkra,
85-Günün Sözü,
216-Karikatür,
48-Fıkra Gibi,
92-Hikaye,
47-Duvar Yazısı
|
|
ARKADAŞIMA ÖNER
Sizde sevdiklerinizi güldürmek istiyorsanız.
|
Sahibinden

|
|
|