** BİR FIKRA **
Fıkra No..:607 |
Fıkra Adı..:Mutlu Bebek |
Tarih..:4/13/2005 |
İki eşcinsel birlikte yaşamaktadır. Her şey çok iyi, oldukça iyi geçinmektedirler. Sonunda evlenmeye karar verirler. Evlilikleri de oldukça mutludur ancak tek bir dertleri vardır: o da çocuk sahibi olamamak. Bu onları yiyip bitirmektedir. Bir gün akıllarına bir fikir gelir, kiralık bir anne bulacaklar, spermlerini birleştirerek mikroenjeksiyon yöntemi ile hamile bırakacaklardır. Operasyon gerçekleşir ve bebeklerinin doğumunu beklemeye başlarlar. Doğum günü gelir ve her ikisi de heyecanla hastane koridorunda beklemeye başlar. Sonunda hemşire gelir ve - Müjde nur topu gibi bir oğlunuz oldu" diyerek mutlu haberi verir. Çok heyecanlanan gayler bir an önce bebeklerini görmek isterler ve yeni doğan bebeklerin olduğu bölüme hemşire ile birlikte giderler. Bütün bebekler feryat figan ağlamakta ancak bir bebek mutluluktan uçarcasına gülücükler atmaktadır. Heyecanla hemşireye bebeklerinin hangisi olduğunu sorduklarında hemşire - Gülen bebek sizinki" der. Şaşıran gayler "nasıl olur bütün bebekler ağlarken bizim bebeğimiz gülüyor ?" Hemşire : - Kıçındaki dereceyi çekeyim siz ozaman görün ağlamak nasıl oluyor
|
|
Kategori..:+18 |
|
Puan..:7.612
|
** GÜNÜN SÖZÜ **
Bir sürü erkek başarısını ilk karısına borçludur.
İkinci karısını da başarısına |
Jim Backus |
** BİR KARİKATÜR **
**FIKRA GİBİ**
Fıkra Gibi No..:33 |
Fıkra Gibi Ad..: Kötü Haber |
|
İstanbul'da universitede okuyan genç kız Ankara'daki babasına telefon etmiş: -"Baba, meraba. Ben Lale...." -"Ooooo. Güzel kızım benim. N'abersin bakalım?..." -"Hiç sorma babacığım. Hiç keyfim yok valla..." -"Hayırdır? Bi sorun mu var?... Kiz ağlamaya başlar; babası ise üzüntü ve merakla : -"N'ooldu kızım? Anlatsana..." -"Murat evi terketti. Boşanmak istiyormuş..." -"Ne evi ? Ne boşanması? Sen ne zaman evlendin de boşanıyorsun?..." -"Hani senin hiç hoşlanmadığın esrarkeş çocuk vardı ya. Ben onunla evlendim." -"Iyi halt ettin. Neyse, artık yapacak bir şey yok. Versin mahkemeye, hemen boşanın..." -"Boşanalım ama benden 10 milyar istiyor. Eğer vermezsem, iyi zamanlarımızda çektiği çıplak fotograflarımı Internetten herkese yollayacakmış...." -"Puuh. Rezil... Çıplak fotograf çektirdin, öyle mi?" -"Ama babacığım. O benim kocamdı. Ne biliyim böyle bir şey yapacağını." -"Peki. Olan olmuş artık. Yarın havale ederim parayı...öğleden sonra Bankaya gidip çekersin; sonra da alıp yakarsın o kahrolası fotografları..." -"Sağol baba. Eeee. Şey...Bir de kurtaj icin 2 milyara ihtiyacım var..." Adam artık iyice fenalaşır. Boğuk bir sesle konuşur: -"Kurtaj mı ? Bir de hamile mi kaldın o çocuktan sen?..." -"Aslında ondan değil... Zenci bir çocuk vardı...Zaten o yüzden ayrılıyoruz ya...." Adam bayılmak üzeredir. Nabzı yükselir, tansiyonu duşer, artık inleyerek konuşmaktadır: -" Biz seni oraya okumaya yollamıştık. Sen ne haltlar çevirmissin. Allahım. Nedir bu başımıza gelenler...Okulu bititir bitirmez Ankara'ya dönüyorsun, yoksa kırarım bacaklarını..." -"İstersen hemen dönebilirim babacığım. Ben geçen yıl okuldan atıldım çünkü..." Adam masanın üzerindeki soğuk su dolu sürahiyi başından aşağıya devirir ve ancak bu sekilde konusmasını sürdürebilir: -"Okuldan mı atıldın? Hani birlikte avukatlık yapacaktık, zilli?...Eh ulan? Sen hele bi gel buraya. Ben sana yapacağımı bilirim. Evden dışarıya adım attırmıycam sana. İlk isteyenle de evlendiricem...." -"O iş zor be baba. Biliyorsun, moda oldu, artık evlenmeden önce eşler birbirlerinden sağlık raporu istiyorlar... Pek iyi bi rapor sunacağımı zannetmiyorum ben..." -"Allahım, çıldıracağım... Bir de cinsel hastalıklar haaa.....Kesin o zencidendir..." -"Çok pis arkadasları vardı. Bilmem artik hangisinden kapmışımdır..." Güm diye bir ses duyulur. Adam kısa bir süre için kendinden geçmiştir; ancak hemen kendisini toparlayıp tekrar telefonu alır. -"Hemen bu aksam dayını yolluyorum oraya. Seni alıp gelecek.." -" Mahmutpasa Karakolu'ndayım... Gelirken kefalet icin de biraz para getirsin yanında..." -"Karakol mu?...Bir de karakola mı düştün layyynnn? Ne yaptın?...." -"Dün kafam çok bozuktu, çok içmişim. Araba kiralayıp dolaşmaya çıktım. O kafayla Arnavutköy'de kokorecci dükkanına girdim. Ama neyse ki kimse ölmedi. Dükkan sahibiyle kiralik araba firmasına biraz para vermek gerekir sanırım..." Adam artık iyice fenalaşmıştır. Hatta fenalaşmak ne kelime; adeta kahrolmuştur. Telefonda kısa bir sessizlik olur. Kız tekrar konuşmaya başlar: -"Babacığım. Sakın üzülme. Bütün bunlar bir şakaydı. Ben sadece sınıfta kaldığımı söylemek için aramıştım..." Bunun üzerine adam sevinçle ve mutlulukla haykırır: -"Canın sağolsun be güzelim, boşveeerrr. Okul da neymiş? Hiç mühim değil, tatlı canın sağolsun senin....
|
|
|
|
|
|
** BİR HİKAYE **
Hikaye No..:10 |
Hikaye Adı..: Mavi Kurdale |
|
New York'ta yaşayan bir öğretmen, lise son sınıf taki öğrencilerini, "diğer insanlardan farklı özelliklerini" vurgulayarak onurlandırmaya karar vermişti. California Del Mar'dan Helice Bridges tarafından geliştirilmiş süreci kullanarak, her bir öğrencisini teker teker tahtaya kaldırdı. İlk önce öğrencilere sınıf ve kendisi için ne kadar özel olduklarını belirtti. Sonra her birine üzerinde altın harflerle "Siz çok önemlisiniz" yazılı birer mavi kurdele verdi. Daha sonra kabul görmenin toplum üzerinde ne gibi etkileri olacağını anlayabilmek amacıyla sınıfına bir proje yaptırmaya karar verdi. Her bir öğrencisine üçer tane daha kurdele verip, onlardan bu töreni gerçek dünyada devam ettirmelerini istedi. Öğrenciler, daha sonra sonuçları takip edecek, kimin kimi onurlandırdığını tespit edecek ve bir hafta boyunca sınıfa bilgi vereceklerdi. Çocuklardan biri, gelecekteki kariyer çalışmaları için kendisine yardımcı olan yakınlarındaki bir şirketin üst düzey görevlisini onurlandırmış, adamın yakasına mavi kurdeleyi iliştirmişti. Ardından, iki tane daha kurdele verdi ve: "Sınıfça bu konuda bir projemiz var. Sizden onurlandırmanız için birini bulmanızı istiyoruz. Onurlandırdığınız insanlara ekstra kurdele de verin. Böylece onlar da bu projenin devam etmesi için başkalarını bulabilirler. Daha sonra, lütfen bana ne olduğu konusunda bilgi verin" diye rica etti. O gün üst yönetici, suratsız biri olarak bilinen patronunun yanına gitmeye karar verdi. Patronun odasına girdi ve onun "iş dünyasında bir deha olduğundan ötürü" onu takdir edip örnek aldığını söyledi. Bu mavi kurdeleyi yakasına takması için izin verip vermeyeceğini sordu. Şaşkına dönen patron; "Tabii ki" şeklinde cevap verdi. Yönetici de mavi kurdeleyi, patronun tam kalbinin üstüne, ceketine iliştirdi. Ekstra kurdeleyi verirken de; "Bana bir iyilik yapar mısınız?... Siz de bu kurdeleyi onurlandırmak istediğiniz birine verir misiniz?... Bunu bana veren çocuk, okulda bir proje yaptıklarını söyledi. Bu kabul görme töreninin devam etmesi gerekiyormuş. Böylece "bunun, insanları nasıl etkilediğini belirleyeceklermiş..." dedi... O gece patron evine geldiğinde, on dört yaşındaki oğlunun yanına oturdu. "Bugün inanılmaz bir şey oldu" dedi. "Ofisteydim. Üst düzey yöneticilerimden biri içeri geldi, bana hayran olduğunu söyleyip, "İş dünyasında bu kadar başarılı olduğum için göğsüme bu kurdeleyi iliştirdi... Bir hayal etmeğe çalış... Benim bir dahi olduğumu düşünüyor.. "Siz çok önemlisiniz" yazılı bu kurdeleyi tam göğsümün üstüne taktı. Bana ekstra bir kurdele verdi ve onurlandıracak başka birini bulmamı istedi. Arabayla eve gelirken, bu mavi kurdeleyle kimi onurlandırabileceğimi düşündüm ve aklıma sen geldin... Ben "seni" onurlandırmak istiyorum.Günlerim aşırı yorucu geçiyor. Eve gelince sana pek ilgi gösteremiyorum. Bazen derslerden aldığın notları beğenmeyince veya odanı toparlamayınca sana bağırıp çağırıyorum... Oysa bu gece bir şekilde buraya oturup, sana benim için ne kadar farklı ve özel olduğunu söylemek istedim. Annen gibi sen de benim hayatımdaki en önemli insansın. Sen mükemmel bir çocuksun. Seni seviyorum" diye devam etti... Şaşkına dönen çocuk şimdi ağlamaya başlamıştı... Bütün vücudu titriyordu... Başını kaldırdı, gözleri yaş içinde olarak babasına baktı ve: "Yarın intihar edecektim" baba, dedi... "Baba, ben senin...çünkü ben senin... beni hiç sevmediğini... beni hiç önemsemediğini düşünüyordum... Ama artık her şey çok farklı. Sen baba, şu an... Oğlunun hayatını kurtardın!..." Sizin de sevginizi duymak, hissetmek isteyen insanların var olduğunu sakın unutmayın... Hepinize yetecek kadar kurdele var.
|
|
|
|
|
**BİR OYUN**
Bike Champ 2 |
Nasıl Oynanıyor ?
Oyunun resmine tıklayın. Açılan pencerede oyunun yüklenmesini
bekleyin. W, A, S, D tuşlarını veya Yön Tuşlarını kullanarak motorunuzun
ilerlemesini sağlayın.
Diğer oyunlar için Oyun Sayfamız. |
FIKRA.NET Mail Grubuna üye olmak ve her gün birçok mizah
içerikli yayın okumak ve paylaşmak isterseniz lütfen aşağıdaki formu kullanarak kayıt olunuz.
Unutmayın FIKRA_NET Mail Grubuna Üye Olmak Bir Ayrıcalıktır!!!
FIKRA.NET bir Fıkra,
Karikatür,
Hikaye,
Video,
Oyun sayfasıdır. Fıkralar içinde
Temel fıkraları,
Sarışın fıkraları,
Nasrettin Hoca fıkraları ve
Çeşitli fıkralar mevcuttur.
Bunların yanında sayfamızda Fıkra gibi olaylar,
Kısa hikayeler,
Karikatürler,
Komik Videolar,
Oyunlar,
Yurdum insanı bölümlerini bulabilirsiniz.
FIKRA.NET ©
2001 Bütün hakları HALİT KINCAL Tarafından Saklıdır.
|
|
|
SAYFA İÇERİĞİ
853-Fıkra,
85-Günün Sözü,
216-Karikatür,
48-Fıkra Gibi,
92-Hikaye,
47-Duvar Yazısı
|
|
ARKADAŞIMA ÖNER
Sizde sevdiklerinizi güldürmek istiyorsanız.
|
Sahibinden
|
|
|